YUNUS EMRE (1250-1320)

Halk tekke edebiyatımızın en büyük şairi, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesine bağlı Sarı köy'de doğdu, yine orada öldüğü biliniyor

Yunus Emre'nin medrese öğrenimi gördüğü, çiftçilik yaptığı, tasavufla uğraştığı, şeyh Taptuk Emre'den uzun yıllar ders aldığı, sonrada tarikat uğruna gurbete çıkarak Konya'yı Şam', Azerbeycan'ı, dolaştığı ve Mevlana ile tanıştığı anlaşılmaktadır. Anadolunun birçok yerinde mezarının bulunması , halkın Yunus'a karşı duyduğusevgini büyüklüğünü anlatır

Yunus'a göre Tanrının ahlakı ile ahlaklanılmalıdır.

Coşkulu bir aşkın tutsağıdır o, Tanrısal bir aşktır bu. Kendisini aşmaya zorlayan. kendini aşan , kendinden geçen bir aşkla tüm insanlığı tutuşturmak ister.

Yunus;her sınıf , her din, her ırk insanını sınırsız bir hoşgörüyle engin bir sevgiyle kucaklar. İnsanlar arasında sürüp giden kine , saldırganlığa savaş açar, savaşın karşısına sevgiyi çıkarır, insanlığı sevginin kurtaracağına inanır.

İnsanı insanla dost kılan, insanı kendini bilmeye zorlayan , insanı insanlaştırmayı amaç edinen mısralardır:

Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Bu dünya kimseye kalmaz

Onun şiirlerinde evrenin sonsuzluğunu , insan yüreğinin ışıklı sıcaklığını duyar gibi oluruz.

Yedi yüzyıllık ötelerden seslenmesine rağmen en modern insan arayışı, en ileri insan görüşü içerisindedir.

Gerçek ölçünün dışına çıkmak ister.İnsan ,Tanrı, ölüm, varlık, yokluk, kavramlarını tasarruf anlayışında eriterek , halka , hayata bağlı kalarak yazdığı ilahilerle nefeslerinin toplandığı "DİVAN"ı vardır.

Bugün elimizde Risaletün-Nushiye mesnevisi ile pek çok basımı yapılan Yunus Emre Divanı bulunmaktadır.